Kendime yediremiyordum. Benimle evlenmek istediğini annesinin aracılığıyla ileten bu adam; kendini şimdi bana farklı bir kişi olarak tanıtıyordu.İntikam almam artık kaçınılmazdı.
"Evli misin?" diye sorduğumda şaşırdı. "Hayır," dedi.
Soğukkanlılığımı korumaya çalışarak devam ettim.
"Peki, nişanlı olabilir misin ya da bir kız arkadaşın var mı?"
derken göz ucuyla ellerine baktım. Bunu bilinçli yapıyordum.Sorduğum sorular onu şüphelendirmiş olmalıydı ki, bana tereddütle bakarken yine, "Hayır," dedi.
"Güzel!" dedim neşeyle. "Beni kaçırsana!"
Karadenizin hırçın dalgaları arasında hayat bulan, büyüleyici bir aşk hikayesi...
Şahsenem, ailenin büyük kızı. 8 yaşındayken annesini kaybetmiş. Kendinden küçük iki kardeşine bir nevi anne olmuş birisi. Aslında halası babasını baskıyla Emine Ana'sı ile evlendiriyor ama yine de dediğim gibi bir nevi anne olmuş küçükleri için.
Böyle dediğime de bakmayın sakın. Üvey anne eziyeti yok kesinlikle. Hatta tam tersi. Ama işte evde bir hala var ki... Herkesin burnundan fitil fitil getiriyor laflarıyla :)
Her neyse. Kızımız neredeyse 23 yaşındadır. Yaşadığı köyde okuyan kızlar pekte düzgün karşılanmaz. Şöyleki köyde yaşayan eski insanlar hep okuyan kızın koca bulamayıp, evde kalacağını düşünür, söylerler. Ama buna rağmen Şahsenem'in okuma tutkusu ve kardeşlerini bu yolda tutması takdire şayandı.
Sonra birgün eve Fatime halası gelir. Ve alttan alta Şahsenem'e talip olduğunu söyler. Onu büyük oğlu Nadir ile evlendirmek ister. Şahsenem, büyüklerine her ne kadar karşı gelmese de bu görücü usülü durumu kabullenemez.
Derkennn.. Topladıkları çayları merkeze götürmeye gittikleri zaman meydanda siyah bir araba dikkatini çeker. Ve tabi arabanın sahibi asıl mevzu :D Kızımız yani onun daha Nadir olduğunu bilmeden, uzaktan ona hayran kalır.
Daha sonra Emine Ana'sının köyünde bir düğün olur. İşte orada esas kızımız ve oğlumuz tanışır. Ama Nadir, kendini Ahmet diye tanıtır. Ben bu kısmı okurken aman dedim umarım bu yanlış tanışma durumu çok uzamaz. Ki daha o gece bitmeden Şahsenem, o Ahmet'in aslında Nadir olduğunu öğrenir. İlk başta çok öfkelenir, ancak zamanla karşı koyamaz.
Ve işte hikayemiz de bu şekilde başlar :)
Gelelim kendi görüşlerime.
Yazarın ilk kitabı. Ben özellikle olayların geçtiği Rize ve çevresinin tavsirlerini okurken oraya gitmiş gibi oldum. Bu konuda başarılı buldum kendisini.
Şahsenem ve Nadir ikilisinin ilişkilerini okumakta ilk başlarda keyifliydi. Daha sonra Şahsenem'in hayatının en önemli gününde tanımadığı insanın lafına güvenip, sorgusuz sualsiz Nadir'i yargılamasına acayip sinir oldum.
Ben şahsen kitabın erkek karakterini daha çok sevdim. Kesinlikle aklı başında birisiydi :) Şahsenem'im saçmalamalarını baya başarılı idare etti.
Ve tabi yan karakterlerden Nadir'in kızkardeşleri ve Şahsenem'in amcasının kızı Mukaddes'i çok sevdim. Yani hatta dedim keşke Mukaddes'i çok daha fazla okuyabilseydik.
Kitabı okurken bana tam bir yeşilçam filmi havası verdi. Çok fazla olayları olmayan, kitabın ortalarında durağanlaşan bir temposu vardı. Gerçi bir Türkan olayı vardı ki.. Sormayın :D Ve kendi kendime şunu diyemeden edemedim, keşke olaylar bu kadar uzatılmasaydı. Yani ikilinin kavuşmaları o kadar uzun sürdü ki..
Öncelikle yazara kaleminde başarılar diliyorum :) Ben genel olarak hikayeyi beğendim. Kalemi akıcıydı. Ama dediğim gibi keşke bu kadar uzatılmasaydı. Yine de yeşilçam tadında kitapları seven arkadaşlarıma tavsiye ederim :)
Orjinal Adı: Hiç Hesapta Yoktun Sen
Sayfa Sayısı: 568
Benim Puanım:3,5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder