Oldukça gizemli ve duygularını saklayan bir kadın olan Sea'nin yolu dünyaca ünlü Rock yıldızı Robert Peters ile kesişir. Robert ondan etkilenmeye başladığını keşfettiğindeyse işler sarpa sarar. Çünkü Sea'nin uzun yıllardır süren bir ilişkisi vardır. Robert, kelimelere dökmese de ona karşı boş olmadığını gösteren kadının her günün sonunda sevgilisinin kollarına gittiğini bilerek yaşamaya çalışır.
"Neden benimlesin? Ya da soruyu yanlış soruyorum; Neden onunlasın? Ayrıl ondan ve benimle ol. Beni sevdiğini biliyorum."
Sea onun düşündüğü gibi basit seçimler yapma lüksü olan bir kadın mıydı? Yoksa verdiği kompleks kararların ardında başka bir sebep mi vardı? Robert, onun geçmişinde yatan sırrı çözebilecek miydi? Amerika'da başlayıp, Avrupa'da devam eden hatta Türkiye'ye uzanan bir masal…
"Sizi ağlatmak için ne yaptı?" "Beni, beni sevdiğine inandırdı."
Sea Swart.. 3 buçuk yaşından beri büyük bir tiyatro tutkunu. Afife Jale'yi kendisine idol olarak kabul etmiş birisi. Diyeceksiniz Sea Swart ile Afife Jale ne alaka? Orasını söyleyemem spoiler vermiş olurum, alın okuyun :D 27 yaşında, oynadığı roller ile tiyatro camiasında adını duyurmuş birisi. Bunun yanı sıra zaman buldukça birkaç vokal işi de yapmıştır. Oyunculuğu kadar sesi de çok iyidir.
Robert Peters.. İngiliz Rock Starımızdan herkese merhabaa :) Hem aksanı, hem rock müziği, hem duygusallığı.. Arada sapıtsa da bu özellikleri bir potada topladığınızda sonuç inanılmaz oluyor değil mi? :) Robert, çıkartacağı single için daha önce çalıştığı vokallerin o parçayı tam anlattığından emin olamaz. O nedenle farklı bir ses arayışındadır. İş arkadaşı Garry'de hemen Sea'nın adını ortaya atar. Robert, merakına yenik düşer ve Sea'nın gizlice gidip Phantom of the Opera'daki sahnesini izler ve bayılır. Ertesi günü ise ikili kayıt stüdyosunda tanışır ve deneme birkaç kayıt alırlar ve hikayemiz bu şekilde başlar :)
Robert, Sea'nin performansını ilk izlediğinden beri ona karşı büyük bir ilgiyle çekilir. Ve hisleri beraber vakit geçirdikçe katlanarak büyür.
Sea'nin ise kimselere bahsetmediği bir sırrı vardır. Ve uzun zamandan beri Chriss ile beraberdir.
Kayıt, klip çekimi, provalar, turneler derken çiftimiz birlikte bu kadar uzun zaman geçirince ve beraber seslendirdikleri şarkının çekimine koyamayınca eğlence start verir :)
Gelelim kitap ile ilgili yorumumaaa :)
Yazarımızın çıkan ikinci kitabı. İlk kitabı için yaptığım yorumda blogda mevcuttur. Malum ilk kitap ile ilgili pek iyi şeyler yazmamıştım, ama bu kitap... İşte budur dedim! Kesinlikle bu kitabı okurken çok daha zevk aldım. Haa bu demek değil ki eksikleri yoktu. Elbette vardı, ancak koca 518 sayfa bir çırpıda bitti..
Öncelikle ben Sea'yi gerçekten sevdim. Robert'ı da sevdim aslında ama yaptığı öyle bir hata vardı ki.. Kafasında bir adet saksı kırmak istedim resmen :D
Benim kitapta sevdiğim bir diğer noktaysa ikilinin 50 sayfa olmadan birbirlerinin üzerine atlamamaları oldu. Yani demem odur ki aralarındaki ilişkinin gelişimini görerek hikayeyi okuyorsunuz. Ve bu ilişkinin boyut değiştirmesi sizleri ayrı bir keyiflendiriyor. Her şey çabucak olup biten hikayeler gibi değil.
Sea'nin ailesine bayıldımmm. Ama dedim keşke Robert'ın annesini de olaya daha erken dahil edebilseydi yazarımız, ben şahsen annesinin Sea'nin ailesi ile tanışmasını ya da hiç olmadı İngiltere konseri için gittikleri bir dönemde Sea'yi annesi ile tanıştırmasını beklerdim, ama maalesef bu yoktu.
Spoiler olmayacak söz veriyorum :) Ama bir Robert ve mücevher arayışı durumu vardı ki.. Yani o sahneye geldiğiniz zaman adama bayılacaksınız benden söylemesi :)
Yazarla bizzat tanışma şansım oldu ve söylediğine göre bu kitabı 'Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım' kitabından daha önce yazmış. Şimdi ben iki kitabı da okuyan birisi olaraktan söylemeden geçemeyeceğim.. Ah Sevgili Eda Tuzcalı, neden ilk bu kitabını yayınlamadınn?
Kitabı ben çok beğendim, büyük keyif alarak okudum. Kesinlikle tavsiye ederim ^^
Orjinal Adı: Kadınımın Şarkısı
Sayfa Sayısı: 518
Goodreads Puanı:4,20
Benim Puanım:4
"Biyografime internetten, özel hayatıma da magazinden ulaşabilirsin. Ama gerçek Sea'ye gelirsek eğer sana kendimi nasıl anlatabilirim? Sinirliyimdir, eğlenceliyimdir, kıskancımdır, öfkeliyimdir, tuhafımdır mı demeliyim? Ben anı yaşayan biriyim. Duygularım da tıpkı an gibi değişkendir. İçim kan ağlarken gözlerimdeki yaşları silip, karşımdaki kişinin mutluluğunu paylaşarak onunla gülebilirim. Hiç tanımadığım biri için üzülebilirim. Sokakta gördüğüm kimsesiz bir köpeği sevebilirim. Ama tüm bunları sadece o an geldiğinde yapabilirim. Belki de sırf bu yüzden kendimi anlatmaktan hiçbir zaman çok hoşlanmadım. Yani biri seni tanımayı gerçekten istiyorsa sana zaman ayırır, değil mi? Bu durumda seni kendisi tanıyabilir. Fakat tanımayı zaten istemiyorsa da anlatmak da bir o kadar gereksiz oluyor. Haksız mıyım?"
****
Robert'ın gözleri aniden açılmıştı.
"Sea sen çıldırdın mı? Kendim olmam demek onun onaylamayacağı bir sürü şey yapmam demek. Sen beni başından atmak mı istiyorsun kadın?"
Sea hafif bir kahkaha attıktan sonra "Sana güveniyorum Robert. Bu işin üstesinden geleceksin."
Robert cevap vermeyince usulca "Heyecanlı mısın?" diye sordu.
Genç adam çektiği acıyı paylaşmasını istedi.
"Heyecandan öldüm. Seni de öbür taraftan arıyorum. Bu arada Tanrı sana 'Hey' dememi istedi."
Sea kahkahasına güçlükle hakim olurken "O halde ona söyle de seni diriltip bana yollasın" dedi.
Mimlendin! Umuyorum ki daha önce yapmamışsındır :D
YanıtlaSilhttp://kitaaptiryakisi.blogspot.com.tr/2015/03/etkinlik-zt-kitaplar-mimi-opposite-book.html
hiç etiket gelmiyor bana zaten ki :(
Silen kısa zamanda yapacağım, teşekkür ederim :)
bu kitabin linki varsa atabilirmisiniz
YanıtlaSilkubracolaker@hotmail.fr
bu kitabin linki varsa atabilirmisiniz
YanıtlaSilkubracolaker@hotmail.fr