Juliette, sonunda Omega Noktası'na ulaştı. Onu seven ve özel yetenekleri olan insanların yaşadığı, yeraltı direnişinin merkezine.
Yeniden Kuruluş'tan ve silah olarak kullanılmanın verdiği acıdan kaçmayı başarmıştı. Artık Adam'ı sevmekte özgürdü. Ama ölümcül dokunuştan asla kurtulmayacaktı, düşündüğünden de çok onu isteyen Warner'dan da.
Yeniden Kuruluş'tan ve silah olarak kullanılmanın verdiği acıdan kaçmayı başarmıştı. Artık Adam'ı sevmekte özgürdü. Ama ölümcül dokunuştan asla kurtulmayacaktı, düşündüğünden de çok onu isteyen Warner'dan da.
Bana Dokunma ile başlayan nefes kesici serinin bu bölümünde, Juliette yaşamını değiştirecek kararı vermek zorunda. Asıl istediği ile olması gereken arasında bir seçim yapmalı ve sonucun tüm yaşamını değiştireceğini unutmamalı.
Kalbi ve Adam'ın yaşamı arasında korkunç bir seçim Juliette'i bekliyor.
Bu kitapla ilgili en kolay şey yorum yaparken, arka yazısını paylaşmak sanırım :)
Yani nasıl bir yorum yapacağımı bilemiyorum. Bir yandan vay canına galiba ilk kitaptan daha iyiydi diye düşünürken diğer yandan Juliette senin bu karamsar hallerin bende kafamı duvarlara vurma isteği uyandırıyor demek istiyorummmm :)
İlk kitabı okumamın üzerinden çok zaman geçti. O yüzden o kitabın da şimdiki zaman ile yazılıp yazdılmadığından emin değilim. Bu nedenle kitaba başladığımda bir süre için sadece okuma alıştırması yapıyormuşum gibi hissettim.
Tabi bu hisleri üzerimden atamamamın bir diğer sebebi de Adam ve juliette ve bunların arasındaki depresif ilişki..
İlk kitabı okuyanlarınız hatırlar. Bir sahne vardı Juliette'nin kaçma sahnesi. Orada Warner engel olmaya çalışırken ikisi bir şeyi keşfeder. Warner, Juliette'nin dokunuşlarına karşı tepki vermez! Ve bunu sadece ikisi bilir. İşte ben bu sahneden itibaren tamamen kalbimi Warner'a verdim, ve tüm paramı onun üzerine yatırıyorum :) Dilerim yazar seri sonunda biz, Team Warner fanlarını hayal kırıklığına uğratmaz. Nasılki Seçim serisinde Maxon kızımızı kapıyorsa, burada da ilk görenin değil gerçekten fedakarca sevenin kızı kapmasını diliyorumm..
Şimdi gelelim beni geren durumlardan birine. Juliette tabiki.
İlk kitapta yaşadığı travmalar nedeniyle kendi içinde hesaplaşmalarına çok kızamamıştım ancak böyle güce sahip bir karakterin ikinci kitapta da kendine acımasına tahammül edemedim.
Ben kadın karakterlerin kendi ayakları üzerinde durabilen, davası için sonuna kadar savaşmaya istekli ve kendine acıma, kendini aşağılama gibi saçma şeylerin üstesinden gelebilmiş biri olmasını isterim. O nedenle Juliette'ye de kızdım bu kitapta da ister istemez. Ama ona kendi gücüne kavuşturacak biri varsa işte o da kesinlikle Warner! Görürsünüz ;) Adam ile birlikte kesinlikle tam anlamıyla kendi gibi davranamıyor. Hep Adam'ın onun en iyi yönlerini görmesini arzuluyor. Ancak hepimiz insanız. Ve içimizde iyilik kadar kötülükte barındırıyoruz. Bu şekilde bir bütünüz. Ve bunu en iyi bilen de Warner!
Kitabı uzuuuunca bir süre Adam ve Juliette'nin depresif halleri katletti resmen. Kenji adını duymayı bile dört gözle bekler oldum hani. Bunlar birbirlerine yaramıyor. Warner efsanesi varken hele :D
Kitap ile ilgili olaylar anlatmak istemiyorum. Farkında olmadan spoiler dökebilirim kelimeler arasında çünkü.
Kişiler üzerinden gitmek istedim :)
3. kitap ne zaman çıkar bilmiyorum.. Ama dilerim Dex bizleri çook bekletmez. Yani hele kitaba öyle bir son noktayı koyduktan sonra dilerim bizi bekletmezsin dex!
Benim puanım 4 ile 4,5 arası. Bunun nedeniyse dediğim gibi ikilinin gereksiz depresif halleri. Ancak oyunun içine Warner dahil olduğunda işlerin rengi hiç olmadığı kadar değişti ^^
Seriyi kesinlikle tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder