Yedi asırdır kimse onu baştan çıkaramadı. Ama bu gece farklı olacak…
Zamanın başından beri var olan Gece Gezginleri, karanlığın gölgelerinde yaşamaktadır. İnsanlara âşık olmaları kesinlikle yasaktır ve bu kadim yasanın uygulanmasını sağlayan tek kişi İnfazcı Jacob'dır. Jacob insanlara karşı arzularına yenik düşen tüm Gezginleri, bahaneleri ne olursa olsun adalete teslim etmiştir.
Yasak tutkulara, önüne geçilemeyen açlığa hatta ay lanetine karşı bile bağışıklığı vardır ve kendine hâkimiyeti tamdır… ta ki New York'un karanlık bir sokağında Isabella'yı görene dek. Jacob'ın aklında kadının hayatını kurtarmak yoktur. Fakat onu kollarının arasına aldığı an engelleyemediği duygulara kapılır ve birdenbire her şey değişir.
Birbirlerine karşı hissettikleri dayanılmaz cazibe kesinlikle yasalara aykırıdır ve Jacob'ın o ana dek inandığı her şey arzuların alevinde hızla yanıp kül olacaktır.
Gece başlasın!..
Bu kitap 700 yaşında İnfazcı olan Jacob'ın hikayesi. Görevi kendi insanlarının özellikle dolunay zamanı artan şehvetlerine insanlar üzerinde yenik düşmelerini engellemek, kendi topluluğunun saçma davranışlarını engelleyip, ifşa olmalarının önüne geçebilmektir.
Ardından bir gece bir iblisin ruhu çağrılır ve Jacob, çağıranı bulmak ve çağrılan iblisin ruhunun kurtulamayacağını bildiğinden onu öldürmek için yola çıkar. Ancak yolunun üzerinde hiç beklemediği birkaç zorlukla karşılaşır ve sorunlarının tüm çözümleri ise kelimenin tam anlamıyla pencereden kucağına düşer. Ve o düşen de Isabella'dır. :)
Gece Gezginleri; iblislerden, vampirlerden, kurtadamlardan ve druidlerden oluşuyor. Ancak druidlerin ırkının tükendiğine inanılıyor çünkü çıkan bir savaşta iblisler, druidlerin kökünü kazdıklarına inanıyorlar.
Dedim ya Jacob'un önüne dikilen duvarın çözümü kucağına düştü diye. İşte çiftimizin macerası da bu noktada başlıyor.
Jacob karakterini gerçekten de çok sevdim :) Seksi, güçlü, aşırı korumacı.. Tam bir kötü iblis kıvamında :D Ama Bella ile birlikteykenki komik ve tatlı halleri ise ayrı :)
Kitaptaki neredeyse tüm karakteri çok sevdim aslında. Hele Jacob ve Isabella arasındaki kimyaya bayıldım. Malum boşuna mühürlenme olmuyor değil mi ;)
Kitapta okurken devamlı takıldığım bir durum oldu. Kitap tek bir kişinin bakış açısı ile yazılmamış. Birçok kişinin bakışı ile okumaya devam ediyorsunuz. Ancak kitapta karakter atlayışı yapılırken maalesef ne araya bir boşluk konulmuş ne de bir işaret. Hani kitabın orjinali böyle olabilir bakmadığım için emin olamıyorum ancak kitabın çevirisinde çevrilirken veya editör düzenlemesi olurken yayınevi kendisi bu konuya dikkat edebilirdi. Çünkü bazen öyle biran geliyor ki anlam karmaşanın içine düşebiliyorsunuz. 'Aa bu paragraf kimin ağzındandı ki acaba?' diyebiliyorsunuz..
Kitap çıktığı ilk gün sepetime girmiş, ardından hemen sipariş etmiştim. Zaman kaybetmeden kitabı okuduğum için sevindim. Çünkü kitap kesinlikle beklentilerimi karşıladı ve okurken acayip keyif aldım. Son sayfasına geldiğim zaman 'aa ama bitti şimdi bu?' durumu oldu :) İsterdim şöyle bir 500 sayfa falan olsun :)
Seri 6 kitaptan oluşuyor. Her kitapta farklı karakterler başrolde. Benim en çok merak ettiklerim ise Gideon, Elijah ve Noah :) Yazarın kalemini, anlatışını, espirili dilini sevdim. Eminim diğer kitapları da çıktığı gibi kitaplığıma ekleyeceğim :)
Eğer kitap hakkında tereddütleriniz varsa da altını çizdiğim bol bol yer oldu, sizi onlarla baş başa bırakacağım ;)
Dipnot: Kapakla karakter arasında hiçbir bağlantı yok. İlk başta kapak gözüme hoş gelse de kitabı okudukça karakterden ne kadar uzak olduğunu öğrendikten sonra kapak çekiciliğini kaybetti maalesef.
Orjinal Adı: Jacob
Sayfa Sayısı: 336
Goodreads Puanı:4,02
Benim Puanım:5
"Cilt bakımı yaptırsan güzel olur aslında." Isabella pasla kaplanmış eliyle ağzını kapattı. Ah, harikasın Bella. Kışkırt bakalım büyük ve çirkin yaratığı.
"Güzel et." Tüyler ürpertici varlık onu böyle tanımlamıştı.
Eh bu kulağa hiç hoş gelmiyor.
"Şey... Duyduğuma göre bu sıralar veganlık çok modaymış," diye öneri getirdi kadın. Düşmanı ona doğru bir adım atarken sesi daha yükseldi ve kendini bir adım geri çekti.
"Sıcak et. Ateşli et." Sonra canavar, kadınlık organıyla ilgili kaba bir yorum yaptı.
"Hey! Söylediklerine dikkat et! Orada kal yoksa... yoksa..." Isabella sopayı tehditkar bir biçimde kaldırırken bu çirkin canavarın gözünü korkutacak bir yol bulmaya çalıştı. "Yoksa etine darbe yiyeceksin."
O da bir erkekti sonuçta. Bazı şeyler evrensel olmalıydı, değil mi?
****
"Kader ateş için beni seçti," diye ekledi Noah, Elijah'ın sureti eski halini alıp meltem yok olurken. Öylesine gururla ve saygıyla konuşuyorlardı ki bu enerji Isabella'yı heyecanlandırdı. Noah'ın kuvvetli vücudu belirsizleşip bir duman sütununa dönüşünce nutku tutuldu. Tekrar katı haline dönüşmeden bir süre o biçimde kaldı. "Yeryüzünün çekirdeğinde bulunan lavım ben. Eskileri yakıp küllerinden yenilerinin doğmasını sağlayan ateşim. Kaynarım, köpürürüm, buharlaşırım, patlarım. Güneşin sıcaklığıyım, tüm enerjileri yönetenim. İçimde benim için yanar ateş ve o benim."
"Ateş ve toprak iblisleri türümüzde en nadir bulunanlardır ve en güçlüleridir," dedi Jacob. "Noah kraldır. Liderimizdir."
"Ama ateş havasız yaşayamaz," dedi Elijah, yeşil gözlerinde beliren küstah ışıltıyla.
"Hava toprak olmadan arınamaz," diye karşılık verdi Jacob.
"Beyler, lütfen." Legna bıkkınlıkla iç geçirerek araya girdi. "İsterseniz biz Bella'yla odadan çıkalım da siz öyle sidik yarıştırın ha, ne dersiniz?"
****
Isabella çikolata rengi gözlerinde siyah alevlerin oynaştığını gördü. Gözlerindeki açlık irislerini yalayıp onları tamamen siyaha dönüştürürken Isabella'nın nutku tutuldu. O şehvetli gözler her yerinde geziniyor, ona dokunmadan içine hapsediyordu. Adamın gücünün, kudretinin ve istediği her şeyi yeterince odaklanırsa isteğine göre şekillendirebileceğinin farkındaydı. O şeylerden biri olma yolunda hızla ilerlediğini de görebiliyordu. Ne zaman Jacob ona yaklaşsa kaçınılmaz bir biçimde güneşe bakan bir çiçek gibi boynunu uzatıyordu.
"Adeta topraktan beslenen kökler gibi," diye düzeltti Jacob. Kadının hayalindeki benzetmeyi kendisine ve doğasına yakışır bir şekilde tekrar betimlemişti. "Ama belki de şu şekilde kendimi daha iyi tanımlayabilirim, küçük çiçeğim..." Sesi güneşin kavurduğu toprak kadar sıcaktı. "Seni her görüşümde içine kök salmak, beni besleyesin diye içine gömülmek istiyorum."
****
"Evet, aynen öyle. Canın acıyor, değil mi? Şimdi bana onun adını söyle yoksa seni öldürürüm. Seni öldürdükten sonra da sevgilini öldüreceğim. Bak!"
Isabella'yı Jacob'ın yerde yattığını görmesi için döndürdü. Jacob'ın vücudundan yayılan kanı görmesi için de odayı büyü kullanarak aydınlattı. Jacob'ın düşüncelerini okuyamaması Isabella'yı kanı görmekten daha fazla korkuttu. Aklının bir köşesinden hızla panik duygusu yükseldi ama öfkeyle bu düşünceyi bir kenara bırakıp duruma odaklandı.
"Onu nasıl böyle kolayca alt ettiğimi merak ediyorsundur. Eğer ağzını açıp bana onun adını söylemezsen bunu öğreneceksin!"
"Adı..." Sesi çatlak çatlak çıkıyordu.
"Evet, hadi söyle," dedi adam hevesle.
"Bond. James Bond."
****
Gözlerini Isabella'ya çevirdi, göz bebekleri hafifçe küçüldü.
"Bir insan."
"Ah, yapma," diye çıkıştı Isabella, sanki vebalıymış gibi iblislerin bunu söylemesi canına tak etmişti. "Evet, insanım. Hemen birileri Jacob'a yardım etmezse bu insanın çok fena tepesi atacak!"
"New York'tan," diye ekledi Gideon. Gözleri Jacob'ın hareketsiz vücuduna şimşek şimşek bakıyordu. "Demir bir bıçakla darbe almış. Büyü yapılmış. Büyünün etkisi geçene kadar yara açık kalacak ve kanamaya devam edecek. Ellerinle kanı durdurmaya çalışman boşuna."
"Noah," dedi Isabella yavaşça, sözleri sıktığı dişlerinin arasından tıslıyormuş gibi çıkıyordu. "Şu sersem herife Jacob'ı derhal iyileştirmezse o kibirli kıçını tekmeleyeceğimi söyler misin?"
****
Jacob yüzünü kadının boynuna döndürdü, orası yuvası gibi olmuştu, bütün olmanın ne demek olduğunu anlıyordu artık. Gülmek, bağırmak, ağlamak, dans etmek, şarkı söylemek ve bildiği tüm dillerde küfretmek geliyordu içinden. Dürtüleri öyle saçma sapan bir şekilde karmaşıktı ki zar zor nefes alıyor olsa da gerçekten güldü. Bir iki dakika sonra daha rahat ve sesli bir şekilde gülmeye başladı. Ta ki kadını kaldırıp üzerinden indirene kadar. Böylece kendisi de yatağın bir ucundan diğerine yayılıp başını geriye ata ata kirişler sallanana dek güldü.
****
"Jacob, yakında beni de yanında devriye çıkaracağına söz vermiştin. Doğru düzgün iz sürmeyi öğrenmek istiyorum artık. Seni iş başında seyretmek istiyorum.""Daha değil, minik çiçeğim.""Ne zaman peki?" diye ısrar etti."Yakında," diyerek söz verdi ona."Seninle gelmemi istemiyorsun," diye kelimeler dökülüverdi dudaklarından aniden.Bu zihinsel bağa lanet olsun, diye düşündü Jacob siniri bozularak."Tam olarak öyle değil..." diye lafa başladı tedirginlikle."Tam olarak öyle işte," diye ısrar etti Isabella.Eyvah, yine elleri beline gitti, diye düşündü Jacob alaycı bir biçimde."Haklısın, savunmamı hazırlıyorum çünkü," diye çıkıştı Isabella.
****
"Jacob," dedi usulca Isabella, "nasıl bundan emin olmayayım? Sen benim kaderimsin. Bana bunu bir kehanetin filan söylemesine gerek yok." Uzanıp parmaklarını hafifçe yüzünün çevresinde ve üstünde gezdirdi. "Ruhumun yeri senin yanın. Kalbinin yeri benim yanım. Varlığımın her parçasında hissediyorum bunu. Gecenin en ürkütücü saatinde Bronx'taki karanlık sokaktan geçen aptalı ilk gördüğüm anda hissetmiştim."
"Hımm. Ben de seni seviyorum," diye mırıldandı. Dudaklarına bakıp gülümseyerek onu kızdıramayacak denli nefessiz kalana kadar öptü. Vücuduna yerleşip müthiş kolay bir biçimde ona uyum sağladı. Bu kadın onun için yaratılmıştı, onunla ne zaman temasa geçse bunu anlıyordu. "Bu hayatta pek çok önemli şey gördüm ve deneyimledim," diye fısıldadı, sesi duygularının yoğunluğundan hırıltılı çıkıyordu, "ama seninle tanışana kadar seni sevdiğim gibi bir kadını sevmek nedir bilmiyordum. Benimle yaşamanın kolay olacağına söz veremem. İkimizin de geleceğinde belirsiz olan çok nokta var."
"Biliyorum, Jacob. Bunun peri masalı olmadığının farkındayım. Sonsuza kadar mutlu yaşama olayı her ne kadar çekici bir fikir olsa da benim için fazla baskı demek. Tartışmaya devam edeceğiz, ben yine söylediklerimde direteceğim, seni tam anlamıyla delirteceğim. Ama seni yapabildiğim kadar severek bunu telafi edeceğim."
"Kendime karşı böyle katı olmaya ve seni düzenli olarak sinirlendirmeye devam edeceğim şüphesiz. Seni çok yüksek ihtimalle sıklıkla perişan edeceğim çünkü aşk ilişkisi nasıl yaşanır pek tecrübeli olduğum söylenemez. O kadar uzun zamandır yalnızdım ki, minik çiçeğim, korkarım bu sık sık tökezlememe neden olacak. Ama sana bunu telafi edeceğim, Isabella. Çünkü seni yapabileceğimden de fazla seviyorum." Jacob başparmağıyla Isabella'nın gözünden akan damlayı silerken hafifçe gülümsedi. "Seni ağlatmak istemedim, Bella."
"Elimde değil. Kalbim..." Avcunu sert bir şekilde kalbinin üzerine koydu. "Kalbim patlayacakmış gibi hissediyorum."
"Ne kadar garip, minik çiçeğim. Seninle tanıştığımdan beri kalbim senin sevgini sığdırabilmek için gitgide büyüdü."
Ya şu James Bond kısmına ne gülmüştüm :D :D :D
YanıtlaSil