Şansını Dene - Jessica Sorensen | Yorum

Şans hiç kapını çalmayacak sanırsın ama bir gün çalarsa "şansını dene" ve onu geri çevirme!

Kayden hayatındaki acılara karşı sessiz. Elinden gelse kendini hayatın akışına bırakacak ama acıları ne yazık ki hep onun peşinde. Bir gece her şeyin sonuna geldiğini düşünürken onu bu acılarından kurtarabilecek bir kurtarıcı çıkar karşısına: Callie.

Callie hiçbir zaman şansa inanmaz çünkü on iki yaşında yaşadığı trajik bir olaydan sonra hayat onun için hiç de kolay değildir. Yaşadıklarını bir yandan unutmaya çalışırken bir yandan da kimseyle paylaşamaz. Altı yıl sonra bu travma onu tüketecek noktaya geldiğinde bir kurtarıcı çıkar karşısına: Kayden.

İki yaralı hayatın birbirlerini kurtarma hikayesine hazır olun.

Callie, 12. yaşını kutladığı gün yaşadığı olay nedeniyle derin bir travma geçirir. Başına gelen olayları kimseye anlatamaması ise daha da kötü olur. 6. sınıftayken birden tüm saçlarını keser ve erkek kıyafetleri giyip, o şekilde dolanmaya başlar ve o andan itibaren de çevresinde arkadaş diyebileceği kimsesi kalmaz.

Kayden ise, dışarıdan bakan birisi için mükemmel bir aileye sahip olduğu sanılsa da aslında tam tersidir. 2 abisi de 18 yaşını doldurdukları gibi evi terk edip bir daha gelmezler ve Kayden, babasının tüm gazabını üzerinde hisseder.

Derken karakterlerimiz üniversiteye başlarlar ve her ne kadar aynı yerlerde yaşayıp, aynı okullara gitseler hatta aileleri bile tanışsa da bizimkiler anca üniversitede birbirleri ile konuşmaya başlar. 

Aslında klasik bir young adult kitabı. Ama hiç sıkılmadan, bir solukta okuyorsunuz kitabı.

Genelde böyle kitaplarda bir taraf sorunlu olurken burada ikisi de sorunlu maalesef :) Ama birbirlerini kurtarmaya çalışmaları, bu yolda uğraşılarını okumak çok keyifliydi.

Yazarımızı Ella ve Micha serisi ile tanıdık. Şahsen ben henüz 'Sadece Sen' kitabını okuyamasam da yine de sevdiğim yazarların arasında sayabilirim. Sadece Ella ve Micha'nın ikinci kitabını okurken saçma sapan şeyler yazdığı için sinir olmuştum o ayrı :)

Şimdiye kadar yazdığı erkek karakterler içinde öyle birisini yaratmış ki.. Kayden ^.^

Hele ki kitabın Kayden'ın gözünden sonu ve Callie'nin Kayden'ı bulduğunda dedikleri içime nasıl oturdu anlatamam. Zaten ikinci kitabını buldum epub olarak en kısa zamanda dayanamam illa okurum onu da :) 

Kitap kesinlikle çok çok iyiydi ancak tavsiyem diğer kitabını da bekleyin yoksa bunu okuyup ikinci kitabı öyle beklerseniz, beklerken çıldırabilirsiniz ee şimdi n'olacak diye..

Bir de kitapta öyle saçma sapan olaylar, gereksiz uzatmalar falan da yok. Gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz ;)

Vee kitabımız iki karakterimizin gözünden yazılmış. Şahsen ben bu tarz kitapları okumayı daha çok seviyorum. Aynı olaylarda karakterlerin nasıl birbirinden farklı tepkiler ve düşünceler ortaya koyduğunu görmek o hikayeye daha çok odaklanmama ve içine girmeme neden oluyor. Böyle olunca da kitap bitsin hiç istemiyorum, okuması o kadar keyifli oluyor ki.. 

Seri 7 kitaptan oluşuyor. 1., 2. ve 6. kitaplar Callie ve Kayden hakkında. 3,4 ve 5. kitaplar Violet ve Luke hakkında. Violet ile henüz tanışmadık ancak Luke, Kayden'ın enn yakın arkadaşı. Ve 7. kitap ise Seth hakkında. O da Callie'nin üniversitede tanıştığı ve başına gelen olayları ilk paylaştığı yakın dostu ile ilgili.

Seride çok fazla kitap var, yayınevi hızlı davranır mı emin değilim :) O nedenle iyisi mi orjinalden okumak ;)

Orjinal Adı: The Coincidence of Callie & Kayden
Sayfa Sayısı: 346
Goodreads Puanı:4,26
Benim Puanım:5

Her zaman insanları bir şeyler yapmaya sevk eden şeyin ne olduğunu düşünürdüm. Bunlar, doğduklarında zihinlerine yerleştirilmiş mi oluyordu, yoksa büyürlerken mi geliyordu? Belki de kendi kontrolleri dışında gelişen koşullar nedeniyle mecbur kalıyorlardı. Hayatımızı kontrol edebiliyor muyduk, yoksa bu konuda elimizden bir şey gelmiyor muydu?

****

"Senin hatan değil. Nefes alıyor. Bunu atlatabilir. Başarabilir..."
Ama benim hatamdı... Hepsi benim hatamdı. Kollarımı Kayden'ın etrafına doladım, kokusunu içime çektim. Onu bırakmak istemiyordum. "Lütfen benimle kal."
Caleb, "Bunların hepsi senin hatan," dedi. "Kime söylersen söyle herkes aynı şeyi düşünecek."
Rüzgarın onları götürdüğü yere gitmekten başka amacı olmayan yapraklar mutfakta savrulurken siren sesleri duyuldu. 
Daha fazlasını yapmam gerekiyordu. Bir şeyler söylemem gerekiyordu. Onun bana yaptığı gibi benim de onun arkasında durmam gerekiyordu.
O gece bilardo salonunda Kayden'ı kurtardığımı sanmıştım ama yanılmıştım. Ben sadece bir sonraki fırtınaya kadar ona zaman kazandırmıştım.