İtinayla seçilmiş bir grup savaşçı… İskoç atalarının cesaretine ve vahşi doğada onlarla yaşayan Kızılderililerin gizliliğine ve kurnazlığına sahiplerdi. Sınırların, yasakların olmadığı savaşta Fransızlarla dövüşürken yeni bir onur nişanı aldılar, yeni bir nesli başlattılar…
Iain MacKinnon İngiliz kraliyetine hizmet etmek zorunda bırakıldı ama vicdanı onu Abenakilerin elinde kaçınılmaz bir ölümle karşı karşıya kalmış güzel bir kadını kurtarmak için harekete geçirdi. Emirlere karşı çıktı; kardeşlerini, adamlarını ve görevini tehlikeye attı… Bir kadın için. Ama Annie’nin tatlı vücudunu kollarıyla sararken hiç pişmanlık duyamıyordu. Kadının ondan bir şey sakladığını hissetse de kalbine engel olabilmek için çok geçti. Aşkta ve savaşta öyle anlar olur ki yapılabilecek tek şey . . . Teslimiyet’tir.
“Dolu dolu bir aşk hikayesi… Gerçekçi karakterler, yakıcı kimyası ve olağanüstü olay örgüsüyle kaçırılmaması gereken bir kitap.”
Publishers Weekly
Teslimiyet, MacKinnon's serisinin ilk kitabı. Ben her ne kadar seriye üçüncü kitaptan başlamış olsam da, bu kitabı da 3. kitabı da çok ama çok sevdim.
MacKinnon kardeşlerden büyük olan Ian'ın hikayesine tanık oluyorsunuz.
İskoç ve kızılderili karışımı mükemmel karakterler kardeşler :) Tabi İngilizler yine İngilizliklerini yapıp bu üç kardeşi de zorla orduya alırlar.
Ian ve Leydi Annie'nin hikayesi ise böyle başlar.
Leydi Annie, amcasının sapkın davranışları sonucu kendini birden Kolonilerde bir aileye 14 yıllığına hizmet etmek üzere satılmış olarak bulur. Kendisi bu durumunun altından başarı ile kalkmaya çalışırken birgün yaşadığı eve kızılderililer saldırır ve evin ailesini feci şekilde öldürürler. Annie'de bu sırada onlardan olduğunca kaçmaya çalışır. Tam her şey bittiğini düşündüğü sırada ise Ian kıza elini uzatır ve onu bu kötü sondan kurtarır.
Derken çiftimizin bir kaleye ulaşma maceraları var ki sormayın.. Onlar yürüdükçe, badireler atlattıkça sizler de hop oturup hop kalkıyorsunuz.
Pamela Clare, benim kalemine hayran olduğum, historical tarzında çok sevdiğim yazarlardan biridir. Bu kitabı da yine okuduğum diğer kitapları gibi çok çok iyiydi.
Benim Outlander hayranlığı bilmeyeniniz yoktur sanırım :D İşte bu kadının kalemi ile Diana'nınki birleşse ve MacKinnon kardeşler de Jamie'nin toprağına katılsa mesela. Of ne muhteşem bir hikaye olurdu ama :)
Amerikan kolonileri ve o dönemim içinde bulunduğu şartları başarıyla kaleme döken yazar bulmak çok zordur. Ama yazarımız bunun altından da başarı ile kalkmış ve inanın okurken gram sıkılmıyorsunuz. Dönemin içinde bulunduğu siyasi yapıyı öğrenirken sizi boğmadan, çok güzel şekilde anlatıyor her şeyi.
Ian.. Annie.. Tüm karakterler çok iyiydi :) Hani şurada Ian'a kızdım burada Annie sinir etti beni diyemem. Saçmalamadan, sapıtmadan doğru yolu buldular :D
Demem odur ki alın, okuyun :) Kesinlikle tavsiye ederim. Harika bir tarihi aşk romanı.
Orjinal Adı: Surrender
Sayfa Sayısı: 392
Goodreads Puanı:4,12
Benim Puanım:5
Annie de ona bakıyordu ve hala kızgın olduğunu fark etti, sonra da öfkesinin yavaş yavaş dindiğini.
Herhangi bir işaret vermeden Ian zincirli ellerini Annie'nni başına götürdü ve onu kendisine doğru sertçe çekerek neredeyse vahşi sayılabilecek şekilde öptü. Dilini Annie'nin ağzına itip şaşkın iç çekişini daha derine gitmek için fırsat olarak değerlendirirken parmaklarını saçlarına geçirip başını geriye attı. Bu sıradan bir öpücük değildi, diğer adamların önünde onu sahiplendiğini gösteren bir öpücüktü.
Sahiplendiği bir şey daha vardı -- Anni'nin ruhu.
Sonra onu yakaladığı gibi yine aniden bıraktı. Ardından öfkeli bir şekilde fısıldadı: "Bunu yapmana izin vermeyeceğim, Annie! Onun kölesi olamazsın! Ben hak ettiğim acıyı çekerim! Yeter ki sen karışma!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder