About Me

Cress Eksik Parça Göbekli Tepe Muhafızı Cinder Beni Bırakma

Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım - Eda Tuzcalı


"Aynı gökyüzünü paylaşmadığımızı biliyorsun değil mi?"
"Sana kendi gökyüzümü göstermeyi isterdim."



Önce kitabın içeriğine dair sizlere bilgi vereyim. Ardından uzun uzun dertlerimi dile getiririm.

Sude, Sosyoloji son sınıf öğrencisidir. Mezun olmak için hazırlayacağı tez nedeni ile 6 aylığına telekız rolüne bürünür. Bu esnada ise Mert ile konuşmaya başlarlar. Mert, diğerleri gibi kendini tatmin etmek için aramaz aslında. Onun tek arzusu sohbet edebileceği birisini bulabilmek.. Bu ikili uzun süre konuşmaya devam eder, aslında bu konuşmalar birçok kez tek taraflı olur. Ve en sonunda Mert, "Sadece seni sevdiğimi söylemek için aramıştım," der ve Sude buna karşılık veremez, bu son konuşmaları olur.

Ondan sonra kitap 3 yıllık sıçrayış ile devam ediyor. 

Öncelikle yaşadığım en büyük sıkıntı kitabın 3. şahış ağzında yazılmış olmasıydı. Abartmıyorum uzunca bir süre sanki rastgele notlar okuyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Bu ikilinin aralarında bahsedilen -olması gereken- o hisleri inanın son sayfalara kadar hissedemedim.

Konu itibari ile ilgi çekici. Kitap, piyasaya çıktığı ilk günden beri dikkatimi çekiyordu. Beklentim yüksek falan değildi aslında, ama böylesini de beklemiyordum. Üzülerek itiraf ediyorum ki hayal kırıklığına uğradım.

Nedenlerine gelirsem.. Sude mesela. Devamlı güzelim, herkes benim yörüngemde havalarındaydı. Evet, kitaplarda yansıtılan şımarık, kendini beğenmiş kızları okumaya alıştık ancak bu Sude'nin mottolarının devamlı tekrarlanması bir yerden sonra bana gına getirdi. İçimden okurken dedim, tamam Sude sen dünyanın en güzel kadınısın, valla bak! 

Gerçek hayatta karşılaşmaları ilginç bir hal alıyor. İkisinin kafasını birbirine tokuşturup, oturun hadi konuşun! ve birbirinize anlayın, yanlışları ortaya dökün demeyi ne kadar çok isterdim..

Mert ise.. Kaan gibi bir arkadaşa sahip olan birisinin bu kadar utangaç, çekingen olabilmesine anlam veremedim. Çok naifti sanki. Sevdim mi, sevmedim mi inanın bilmiyorum.

Kitapta yan karakterler ise oldukça fazlaydı. Heralde okumaktan en keyif aldığım yerler Ceylin'in bölümleriydi. Hele heyecanlanınca çişinin gelmesi olayı sayesinde baya sırıttım :)

Sude, Ceylin, Deniz ve Ela arasındaki arkadaşlıkta bana tam arkadaşlık gibi gelmedi. Sude ve Hakan arasındaki  gibi bir dostlukları olmadığını düşünüyorum. Hepsi bir acayip tipler :)

Bir de son olarak benim aklım şu durumu almıyor. Sadece telefonda arada konuştuğun birisine nasıl aşık olabilir bir insan? 

Yazara öncelikle başarılar diliyorum. Doğrusu ortaya koyduğu kurgu ile harika bir kitap ortaya çıkabilirdi. Ancak işte o duygu eksikliği yok mu... Umarım bir sonraki kitaplarında bu konuya daha dikkat eder. Çünkü ben bir okur olarak, ne Sude ve Mert'in ne de Ceylin ve Kaan'ın aşklarına inanmadım.. 






Kitabımızın adına ithafen :)


1 yorum:

  1. Ben de konuyu çok ilgi çekici bulmuştum.Ama ikilinin bir araya gelememesi,bir türlü karşılıklı konuşamaması çok saçma ve gereksiz yere uzatılmış gibi gelmişti.Yine de ilk kitap için başarılı bence,umarım bundan sonraki kitaplarında yorumları dikkate alır.Son olarak da iki kişinin sadece telefonda konuşarak da aşık olabileceğine inanıyorum ben. :)

    YanıtlaSil